Kadın olmak zordur…
Kadın olmak diyorum da kadın olmak çok zordur aslında biz kadınlar bu dünyada asla ama asla bizi anlayan, bizi dinleyen, bizi önemseyen, bize değer veren ve bizi biz olduğumuz için seven birine asla rastlamayacağız.
Neden mi? Çünkü bizler asla bizi seven erkekleri sevmedik, biz bizi mutsuz eden her fırsatta bizleri hor gören, aşağılayan onun hoşuna gitmediği bir iş yaptığında ne aptallığı, ne gerizekalığı, ne salaklığı, ne iş bilmezliği aklınıza gelen her şeyi size söylemesi de cabası!
Bizler bunları hak ediyor muyuz? Asla! Ama bizlerin tek bir hatası var bizler çok seviyoruz ve o kişiyi hayatımızın merkezine yerleştiriyoruz. Peki, sonra ne mi oluyor önce seviliyoruz, sonra ise her gün dövülüyoruz, aşağılanıyoruz, sokaklarda itilip kakılıyoruz.
Benim Babam Annem’i çok severdi. Asla tek başlarına yemek yemez aynı sofraya oturmaktan zevk alırlardı. Canım Annem Hercai Menekşeyi çok severdi! Ama, Babam ona asla Hercai menekşesi almamıştı. Ama, Annem ona hiçbir zaman neden bana çiçek almıyorsun demedi!
Neden demedi derseniz Annem biliyordu ki Babam çok seviyordu ve asla onu kimseye muhtaç etmemişti. 7 çocuğunu da okutmak ve iyi bir iş sahibi yapabilmek için gecesini gündüzüne katıp çalışan biri idi ve bu yüzden Annem ona asla bana neden çiçek almıyorsun sorusunu yöneltmezdi.
Şimdi ki evliliklerde tek sıkıntı sadece çiçek almaması gibi görünse de aslında tek sıkıntı çocukluğumuzdan itibaren duygularımız Anne ve Babamız tarafından doyurulmamış olmasından kaynaklı ben çocukluğumu doya doya yaşadım. Anne ve Babam beni çok sevdiler diyen çok az çocukla karşılaşıyoruz.
Parklardan geçerken şöyle bir etrafıma bakınıyorum! Neden bakıyorsun dercesine bakan 4 çift göz görüyorum! Bunların yaşları çok büyük bile değil çoğu ilkokul, ortaokul ve lise çağlarında kız çocukların yanlarında kendinden büyük ağabey ya da amca denecek yaşlarda adamlar ne yapıyor bu kızlar onlarla!
Son yıllarda Müge Anlı’ da 11, 12, 13,14 yaşında ki kız çocuklarının kendinden yaşça çok büyük adamlara kaçtığını ve bunu kendi rızasıyla yaptığını geri dönmek istemediğini görüyoruz. Neler oluyor ya hu! Anneler, babalar bir silkelenin bir kendinize gelin kız ya da erkek evlatlarımızı sokaklarda bulmadık. Dokuz ay boyunca yaşadığın o sıkıntıyı hemen ne çabuk unuttun da evladının bu hale gelmesine izin verdin!
Bizler evlatlarımız için yaşamalıyız! Şunu unutmayalım ki bizler evlatlarımızı ne kadar çok seversek sevelim onlara sevgimizi göstermediğimiz sürece elin bilmem kaç yaşında ki adamı gelir evladımızı bizden koparır! Ben evladımı sokakta bulmadım ki onu kim olduğu belli olmayan bir adamın koynuna atayım.
Anne ve Babalar lütfen çocuklarınıza sahip çıkınız ve onları bu hayatta yalnız ve sevgisiz bırakmayınız. Unutmayınız! Çocuklarınız sizlerden ne görürse ileri de çocuklarına aynısını yapar. Çocuklar sizin yansımanızdır lütfen çocuklarımıza güzelliği, aile kavramını, sevgiyi, saygıyı, mutluluğu ve birey olmayı bizler öğretelim.
Çocuklarımız okul hayatında bunları öğrenemez çünkü bizim ilgilenmediğimiz, kendisini hor gördüğümüz, itip kaktığımız bir çocuk asla ama asla okulda bunun aksini yapmaz. Öğretmenleri suçlamak yerine bizler aynanın karşısına geçip nerede hata yaptığımızı kendimize sorarak çözüm üretebiliriz.
Kendimizi sevelim, Annemizi, Babamızı, Eşimizi, Ablamızı, Ağabeyimizi, Teyzemizi, Dayımızı, Amcamızı, Halamızı Öğretmenimizi, Arkadaşlarımızı sevelim… Sevelim ve bu hayatın sevgiyle daha güzel olduğunu herkese anlatabilelim. Mutsuzluğumuzun içinde kaybolup ailemizi ve sevdiklerimizi yok etmeyelim.