Çevrenize baktığınızda farklı kişilik yapılarına sahip insanlar görürsünüz. Birinci grup; şen şakrak, atılgan, gözünü budaktan esirgemeyen, kendisine biçilen kalıpları yırtıp atabilen, insanlarla iyi iletişim kurabilen, üstlendiği her işi başarı ile yapabilen insanlar.
İkinci grup ağır oturaklı, bir şey sorulmadan ağzını açmayan, çevresinde yaşananlardan habersiz, her durumda işine yoğunlaşıp verilen emirleri aksatmadan yerine getiren, hiçbir şeye itiraz etmeyen, olumlu veya olumsuz her olay karşısında şükreden insanlar.
Üçüncü grup da vardır ki, bunların varlığı topluma yük niteliğindedir. Özgürce bir iş yapamazlar. Bir başkasının denetimi ve gözetimi olmadan yaşayamazlar. Korkaktırlar. Başarılarından söz edilemez. Yetiştikleri koşulların olumsuzluğundan özgüvenleri yoktur.
İnsanları bu kalıplara sokan nedenler o kadar çoktur ki, bunların hepsini bir iki sayfaya sığdırmak olanaksızdır. Onun için ana hatlarıyla değinmek yeterli olacaktır. Çocuğunuzun zekâsı, bedensel gelişimi, psikolojisi, insanlarla iletişimi ve sosyal yapısı, el becerileri, anadil gelişimi tamamen ebeveyn ve ailenin alt sistemlerine bağlı olarak şekillenmektedir.
Çocuğun gelişimi anne rahmine düştüğü andan itibaren gündeme gelmektedir. Annenin beslenmesi yedikleri, içtikleri, psikolojik durumu, teneffüs ettiği hava, aldığı güneş ışığı çocuğun gelişiminde ve zekasında etken nedenlerdir.
Doğumdan sonra çocuğun anne sütünden yararlanma süresi, ruhsal ve bedensel beslenmesi onun yaşam ağacının köklerini sağlamlaştıracaktır. Ailede yaşayanların, bakım verenlerin, çocuğun gelişimi üzerinde büyük etkileri olmaktadır. Anne-babanın dışında nine ve dedelerin, büyük kardeşlerin, amca teyze gibi akrabaların, evdeki bakıcıların çocuğun gelişimine etkileri çok önemlidir.
Anne-baba iş yorgunu ise, çocuğuna gerekli yumuşak sevgi yaklaşımı gösteremiyorsa, çocuğa kırıcı davranıyorsa, anne-baba ayna metaforu ile karşı karşıya kalacaktır. Annenin-babanın kırıcı davranışlarına karşılık, çocuk ağlama ve huysuzluklarla cevap verecektir. Bu durumda Minuchin’in dediği durum gerçekleşecek; ebeveyn çocuğu, çocuk ebeveyni olumsuz etkileyecektir. Ortam gerilecek hem ebeveyn hem de çocuk zararlı çıkacaktır.
Günler aylar birbirini kovaladıkça çocuk ailesinden güler yüz, tatlı dil görmedikçe insanlara olan güvenini kaybedecektir. Terbiye adı altında bir de işin içinde bağırma, susturma, dayak varsa, her durumda aşırı sahiplenme ve korumacılık varsa, ondan sonra içe dönük, pısırık, girişimde etkisiz, cesaretsiz bir tip olup çıkacak. Yaşam basamaklarını tırmanırken hep birilerinden yardım bekleyecek. Başarabildiği şeyleri zoraki elde edecek. Özgürce iş yapabilme yeteneğinden uzak, itaatkâr, her durumda şükreden bir tip doğacaktır. Sonra başarılı olmuş başkalarının çocuklarını görüp de:” Bizimki neden böyle pısırık oldu ki?” dediğinizde geçmişinize bir göz atacaksınız. Öğrenme bir gün bir ay değil, hayat boyu devam eder. Temeli de bebeklikte atılır. Bu temelin atılmasında evde bulunan herkes bu durumda etkilidir, bu durumdan sorumludur.
Çocuğun yetiştirilmesinde içtenlikle, severek okşayarak. Ona yardımcı olarak, arkadaş olarak onunla birlikte yürürsen, sınırlarını belirleyip, zarar göreceği olumsuzlukları öğretirsen, elini kullanıp yemeğe başladığı andan itibaren yemek yemesinde onu özgür bırakırsan, üstünü kirletti, yemeği yerlere döktü demezsen ilk özgüven basamaklarını tırmandırdın demektir. Eşyaları dağıttı, koltuklardan zıpladı, takımı taklavatı karıştırdı diye bir derdiniz olmazsa, onunla birlikte evinizde tamir işleriyle oyun oynarsanız el becerileri ve özgüveni gelişecek.
Bu aşamada çok dikkat edilmesi gereken bir duruma önem verilmelidir. Bir sene sabrettiniz, iki sene sabrettiniz dört sene sabrettiniz ama, işlerin kötü gittiği bir anda çocuğa var gücünüzle bağırdınız. Korktu. Sindi. Yapılan davranışa bir anlam veremedi. İç dünyasında bomba patladı, parçalandı. İşte o ana kadar yapmakta olduğunuz tabloyu badana fırçası ile berbat ettiniz. Tablodan eser kalmadı. Siz bir tablo yaratıyorsunuz. Her aşamasında aynı özeni göstermek zorundasınız. Aksi durumlarda bu tablo değerini yitirir, rastgele boyanmış bir bahçe duvarına döner. Her şey senin elinde.
Diyelim ki çocuk yanlış ortamlarda büyüdü, yanlış eğitildi. Sonunda bunun düzelmesi olamaz mı? Olur elbette, ama nasıl? Bir maraton yarışında rakibiniz sizden bir saat önce başladı koşmaya. Siz bir saat sonra yarışa başlayıp aradaki mesafeyi kapatıp birinci gelme şansınız ne kadarsa, yaşam yarışında yapılan her yanlışın da bireyi ne kadar geriye atacağının bilincinde olmalısınız. Açılan her yara vücutta bir iz bırakır. Bu izleri yok etmek oldukça zordur.
Celil Boz (celilboz@yahoo.com)
Eğitimci Sosyolog
9/2/2024